İngilizce konuşulan orjininal vahyi dinleyin:
İndirin (indirmek için sağa tıklayın)
Tanrı’nın Elçisine vahiy edildiği üzere
Marshall Vian Summers
25 Kasım 2012’de
Boulder, Kolorado, ABD’de
Bu kayıt hakkında
Bu ses kaydında duyduğunuz Melekler Meclisinin Marshall Vian Summers vasıtasıyla konuşmasıdır.
Burada, kelimelerin ötesinde var olan, Tanrı’nın orjinal iletişimi, dünyayı gözeten Melekler Meclisi tarafından insan diline ve anlayışına çevrilmiştir. Melekler Meclisi daha sonra Tanrı’nın mesajını Elçi aracılığıyla iletir.
Bu harikulade süreçte Vahyin Sesi tekrar konuşuyor. Kelime ve Ses dünyada. Tarihte ilk kez sizin ve dünyanın tecrübe edebilmesi için sözlü vahyin özgün kayıtları mevcut.
Vahiy armağanını alanlardan olasınız ve O’nun benzersiz Mesajı’nı kendinize ve hayatınıza kabul edecek kadar açık olasınız.
Okuyucuya not:
Bu çeviri, orijinal İngilizce metni çevirmek için gönüllü olan Yeni Mesaj öğrencileri tarafından Derneğe sağlanmıştır. Bu çeviriyi, insanların bu yeni formda kendi dillerinde bir araya getirme şansı bulabilmeleri için bu ilk haliyle dünyaya sunuyoruz.
Dünyada ve çevrenizdeki evrende Tanrı’nın ve Tanrı’nın İşi’nin gerçekliğini anlamak için, kendi durumunuzu net bir şekilde anlamalısınız, çünkü bir Ayrılık halinde, fiziksel bir gerçeklikte, zaman ve mekan içinde yaşıyorsunuz. Buradaki yaşamınız bu zamanla ve bu mekanla sınırlıdır.
Dünya üzerindeki bir canlı gibi işler durumdasınız, ama bundan çok daha büyüksünüz. Daha derin doğanız, nereden geldiğiniz ve bu yaşamın ve dünyanın ötesinde neye döneceğinizle bağlantılıdır.
Tamamen fiziksel gerçekliğin ötesinde var olan Kaynağınızdan ve Yaratılışın kendisinden Ayrılık içinde yaşıyorsunuz. Geçici bir gerçeklikte yaşıyorsunuz. Kalıcı değildir. Değişiyor. Genişliyor. Kaotiktir. Kendi yasaları ve dinamikleri tarafından yönetilir.
Siz fiziksel bir gerçeklikte yaşayan ruhsal bir Varlıksınız. Bu, ikili doğanızı ve zihninize ve faaliyetlerinize nüfuz eden temel çatışma ve karışıklığı açıklar. O, temelde Ayrılığın sonucudur.
Tüm alemlerin Rabbinin size yeni ve devrim niteliğinde, insan müdahalesinden, manipülasyondan ve bozulmadan arınmış bir şekilde sunduğu büyük bir hazırlıktan geçmeden, henüz bu dünyada ve hayatta gerçekte olduğunuz kişi olamazsınız.
Aynı şekilde, sadece Dünya üzerinde bir canlı olamazsınız, çünkü bu sizin daha derin realitenizi ve daha büyük zekanızı inkar eder. Pek çok insan bu varsayımı yapmış olsa da, onlar yaşamlarında daha büyük bir gücün ve kendi kişisel gerçekliklerinin daha büyük bir boyutunun olduğu gerçeğini inkar edemezler.
Fiziksel bir evrende yaşayan akıllı bir varlık olmak, daha derin bir vicdana ve daha derin bir gerçekliğe sahip olmanız gerektiği anlamına gelir, yoksa her durumda sefil olacaksınız – sınırlanmış, bunalmış, tehlikede, sürekli olarak birçoğunu çözemediğiniz, problem çözme ve ikilemlerle karşı karşıya kalacaksınız. Güzel görünüşlerine ve basit zevklerine rağmen hayat cehenneme döner.
Kendinize karşı dürüst ve doğru olmak için, hala Yaratılış’a bağlı olan ve geldiğiniz ve geri döneceğiniz o Büyük Gerçekliğe bağlı olan daha derin doğanıza erişim kazanmalısınız.
Bu, insanların Cennet ve Cehennem kavramlarının çok ötesine, ilkel insanlar için inşa edilmiş eski öğretilerin çok ötesine, insanlığın bu noktada entelektüel olarak anlayabileceğinin çok ötesine geçiyor. Çünkü sadece Yaratılıştan değil, Kaynağınızdan da ayrısınız ve daha derin doğanızdan ayrısınız. Görüyorsunuz ya, her üçü de ilişkilidir ve aynı gerçekliğin parçasıdır.
İnsanlar pekala, “Peki, neden Ayrılık?” diye sorabilirler. Yaratılış özgürdür. Eğer bunun bir parçası olmamayı seçerseniz, gitmekte özgürsünüz. Ama eğer Tanrı fiziksel evreni ayrılmışların yaşaması için bir yer olarak kurmamış olsaydı, gidecek hiçbir yeriniz olmazdı. Şu anda bulunduğunuz yerden gördüğünüz, bütünü gerçekliğiniz gibi görünen bu alternatif realite, Yaratılışın çok küçük bir parçasıdır. Yaratılışın gerçekten de büyük kadar büyüktür.
Yıldızların ötesinde, galaksilerin ötesinde Yaratılış vardır. Ve Yaratılış sadece ötede olan değildir. O, şu anda burada olandır. Gözleriniz görmese de şu anda Yaratılış’ta yaşıyorsunuz. Elleriniz ona dokunamaz. Kulaklarınız onu duyamaz. Çünkü zihnin ve bedenin bu melekeleri, her günün her anında içinde yaşadığınız bu daha büyük realiteyi ayırt etmek için yeterince gelişmemiştir.
Yani oradan çıkıp buraya geldiniz gibi değil. Sadece başladığınız yerden farklı bir boyuta geçtiniz. Bu yüzden sizi bu realiteye gönderenler şimdi hala sizinle. Onlar uzakta ve sen de evden uzaktasın gibi değil. Bunu düşünmek bile bir seferde sadece bir boyutla ilgilenebilen zeka için çok kafa karıştırıcıdır. Ama yine de doğrudur.
Zekanızın sınırlarını kabul edin. O, asla hayatın daha büyük sorularına cevap vermek veya dünyadaki daha derin doğanızı veya amacınızı anlamak için tasarlanmamıştır. O, harika bir mekanizmadır, Ruh’un büyük bir hizmetkarıdır. Onun gerçek işlevi ve değeri budur.
Ama Yaratılış ve hatta fiziksel evren, sınırlarınızın, entelektüel kapasitenizin o kadar çok ötesine genişler ki, oraya gitmeye kalkışmak akıllıca olmaz, çünkü yalnızca kafa karışıklığı, hayal kırıklığı ve asla entelektüel olarak aşamayacağınız kendi sınırlarınızı bulmanın acısını bulacaksınız.
Neden Ayrılık? Bunun gerçek cevabı, şu anda neden ayrı olmak istediğiniz, Tanrı’nın içinize yerleştirdiği daha büyük sesi neden duymak istemediğinizdir – İlimin sesi, daha derin doğanızda yankılanan ses, ki hala Tanrı’ya bağlı. Bunu neden reddediyorsunuz? Neden bundan kaçınıyorsunuz? Neden dünyada yaşamak ve orada kaybolmak, ilgi alanlarınız, hobileriniz ve ikilemleriniz tarafından tüketilmek istiyorsunuz? Sizi kurtaracak olandan neden kaçıyorsunuz?
[Neden Ayrılık?] sorusu önemlidir, ama nihayetinde cevap, zihninizin yüzeyinin altında, kendi deneyiminizde bulunmalıdır. Aklınızın yüzeyinde kalın, dünyaya tepki gösterin ve hareket edin ve hayatınızın nihai değerini ve amacını ve bu dünyadaki varlığınızın anlamını taşısalar bile, bunların hiçbirini asla anlamayacaksınız, bu zamanda, bu şartlar altında, ne kadar rahatsız edici görünseler de.
Yaratılışta siz özgürsünüz. O kadar özgürsünüz ki, Yaratılışta olmamakta bile özgürsünüz. Ama sizin Yaratılış’ta gitmemeniz için Yaratılış’ta olmamanız için hiçbir yer olmadığından, Tanrı alternatif bir gerçeklik yarattı ve ona evrimsel bir yol verdi – bir başlangıç, genişleyen bir evren. Ve o her ne sebeple olursa olsun, bu deneyimi arayan herkes tarafından dolduruldu.
Ancak kendinizden çok uzun süre ayrı kalamayacağınız için bu alternatif gerçeklikteki yaşamınız geçici olacaktır. Ve gerçekte olduğunuz kişi olamamanın tek yolu dikkatinizi dağıtmak ve çevrenize takıntılı olmak olduğundan, bu geçici gerçeklik sorunlu olacaktır. Zor olacaktır. Tehlikeli olacaktır. Değişen olacaktır. Tahmin edilemez olacaktır. Kafa karıştırıcı olacaktır.
Çünkü bu alternatif gerçeklik Kadim Eviniz kadar sakin ve güzel olsaydı, hemen yeniden uyanırdınız ve Ayrılık arzunuz çok çabuk sona ererdi. Dolayısıyla bu durumu, bu eşsiz ve ayrı olma arzusunu, bu diğer realiteye girme arzusunu sürdürmeniz için, o çok zorlayıcı olmalı, görüyorsunuz ya. Aksi takdirde, hemen ilginizi kaybedersiniz. Sizi cezbetmez ve Ayrılığı ararsanız cezbedilmek istersiniz.
Bunun gerçek gizemi hala deneyimlerinizde, her gün verdiğiniz kararlarda saklıdır: neden insanlara, yerlere ve şeylere takıntılı hale geliyorsunuz, neden dikkatiniz bu kadar kolay dağılıyor; neden kafa karışıklığı ve tartışma içinde yaşıyorsunuz, hayatı basit ifadelerle tanımlamaya çalışıyorsunuz; Yargılamak ve suçlamak ve böylece Ayrılığınızı derinleştirmek ya da bunu yapmamak; sizi daha derindeki doğanıza yaklaştırabilecek daha derin deneyiminizden kaçıp kaçmamak; Sizden bu daha büyük İlim gücünü çağırabilecek deneyimlerden, zorluklardan ve fırsatlardan kaçınıp kaçınmamak.
Dini bağınız bile sığ ve çok az derinliğe sahip. Hâlâ Ayrılığı arıyorsanız, kimseyle ya da hiçbir şeyle çok uzağa ya da çok derine gitmek istemezsiniz, çünkü bu sizi kendinize geri getirir. Bu sizi, Tanrı’nın size rehberlik etmesi ve bu zor alternatif realitede sizi kutsaması için şimdi koyduğu içinizdeki İlime geri getirecektir.
İnsanlar soruyor, “Peki, insanlar basitçe Dünya’daki yaşamın evrimsel sürecinin bir parçası mı? İnsanlar basit yaşam formlarından mı türemiştir?” Hayır. Akıllı bir varlığın bu gerçekliğe girmesi için, niyetlerini ve yaratıcılıklarını ifade edebilecek fiziksel bir araca sahip olmaları gerekir. Aksi takdirde, o sadece bir hapishane olurdu ve katlanılmaz olurdu. Bu nedenle akıllı varlıklar, -tabiatı iyi veya kötü yönde değiştirmek için; gerçekliği değiştirmek için; gerçekliğe uyum sağlamak için; yapılar inşa etmek için; sonunda kasabalar ve köyler ve şehirler ve milletler inşa etmek için- bu zor fiziksel gerçeklikte yaşayanlar için giderek daha fazla istikrar ve güvenlik yaratmak için harika şeyler yapabilen bir bedeni, böyle bir aracı yaratması için evrimsel süreci uzun bir süre beklemek zorundadırlar.
Akıllı bir varlık olduğunuzu ancak size yalnızca bir köpek ya da kuş bedeni verildiğini hayal edin. Hiçbir şeyi değiştiremezdiniz; hiçbir şeyi düzeltemezdiniz; hiçbir şeyi başkalaştıramazdınız. Fiziksel aracınızın kendisi tarafından bu çok kısıtlanmış ve zor yaşamda mahsur kalırdınız.
Tanrı sizden bu dünyada öğrenmenizi ve yaratmanızı, dünyanın esenliğine ve başkalarının değerine katkıda bulunmanızı ister ki bu, harika bir aletiniz, harika bir aracınız, harika bir bedeniniz olmasaydı yapamayacağınız bir şeydir. Bu olmadan iletişim kuramazsınız. Kendini ifade edemezsiniz. Hiçbir şey yaratamazsınız. Tanrı, Ayrılığı arasanız bile sizi sever, bu nedenle Tanrı, Ayrılık deneyiminizin nihayetinde sizin için anlamlı olabileceğini garanti eder.
Dini gelenekler yoluyla uydurulmuş yaratılış hikayeleri ışığında söylediklerimizi bir düşünün. Sembolik olsalar da, gerçeklik açısından tamamen saçmadırlar. Gerçek, insanların tahmin ettiğinden çok daha büyüktür.
İnsanların çocuksu bir ruh hali içinde basit hikayeler yaratmaya çalışması anlaşılabilir bir durumdur. Ama evren milyarlarca, milyarlarca, milyarlarca ırkla ve daha fazlasıyla dolu ve hepsi bu realitede Yaratılıştan Ayrılığı aradılar. Ve her biri birbirlerinden çok farklılar, farklı çevrelerde farklı evrimsel yollar izlemişler, iyi ya da kötü, birbirleriyle etkileşime girmişler – yükselen medeniyetler , düşen medeniyetler.
Sizin Tanrınız onların da Tanrısı, görüyorsunuz ya. Bu yüzden katı tanrılık tanımlarınız çok sınırlıdır ve düşüncelerinize ve size çok ama çok özel olarak kabul edilmelidir. Ama gerçeği kapsamazlar. Bu dünyadaki yaşamınızın doğası gereği görecelidirler. Çünkü, Tanrı’nın Gücü ve Varlığı ile Tanrı’nın size uymanız için -size rehberlik etmesi, sizi koruması ve bu zor ve değişen gerçeklikte sizi daha büyük bir doyuma ulaştırması için- verdiği şeyden başka mutlak bir şey yoktur.
İnsanlar, “Peki, neden Ayrılığı ve burada söylediklerinizi önemseyeyim?” diye sorabilir. B’z de bunun, kim olduğunuz ve neden dünyada olduğunuz ve neden acı çektiğiniz ve neden sınırlamalarınız olduğu ve Tanrı’nın size rehberlik etmesi için, sizi korumak ve daha büyük bir yaşama götürmek için içinize koyduğu daha büyük güce ve kuvvete neden ihtiyaç duyduğunuzla ilgili olduğunu söylüyoruz. Birey olarak benzersiz tasarımınızla alâkalıdır ki bu sizin için dünyada belirli bir rol üstlenmeniz için yaratılmıştır, bu rol sizin için belirgin hale gelmedikçe ve onu tanımadıkça, kabul etmedikçe ve ona hazırlanmadıkça anlayamayacağınız bir şeydir.
Aksi takdirde, hayatta zekaya sahip olmak bir lanettir – ölümünüzün farkında olmak, kaybedebileceğin her şeyden korkmak, kaygı ve endişe içinde yaşamak, etrafındaki dünyanın tehlikelerini görmek, her zaman korkarak, her zaman tedbirli, her zaman gücenmiş, her zaman öfkeli, kendini her zaman zayıf ve çaresiz hissetmek.
Hayvanlar sizden daha mutlu çünkü bunları düşünmüyorlar. Bu işlerden habersizler. Bir saat sonra ölecek olsalar bile anı yaşayabilirler. Anı yaşıyorlar. Gerçekleşene kadar sonlarını görmezler veya bilmezler. Onu görmüyorlar. Bunun için endişelenmiyorlar. Bu bir endişe değil. Her gün yaşamaya ve ihtiyaç duyduklarını elde etmeye çalışıyorlar.
Ancak akıllı bir varlık için geleceğin farkındalığı ve geçmişten gelen pişmanlıklar muazzam bir yük ve ıstırap ve acı kaynağıdır. Yalnızca hayattaki daha büyük bir amaç, geçmişi ve geleceği daha büyük bir amaç için kullanabilir, böylece sizi, aksi takdirde ezici bir şekilde üretecekleri ıstırap ve endişeden kurtarabilir.
Bu daha büyük amaç olmadan, insanlar uyuşturulmuştur. Onlar saplantılıdır. Uyuşturucu bağımlısı olurlar. İnsanlara bağımlıdırlar. Kendi sefaletlerinden, kendi endişelerinden, kendi belirsizliklerinden, kendi dertlerinden, kendi korkularının tüm tezahürlerinden kaçmaya çalıştıkları için takıntılı hale gelirler.
İnsanları saplantılı ve takıntılı oldukları için kınamayın. Onlar da sizinkaçmaya çalıştığınız bir şeyden kaçmaya çalışıyorlar. Sadece yanlış yolu izliyorlar, hepsi bu. Yaklaşımları nafile, tehlikeli ve kendilerine zarar vericidir.
Tanrı size fiziksel gerçeklikte yaşamanın panzehirini verdi. Panzehir, Tanrı’nın içinize yerleştirdiği daha derin İlimdir. O, âlemin ve aklın menzilinin ötesindedir. Bunu aklınla anlayamazsın. Sadece ona cevap verebilir ve onu takip edebilir ve size gücünü ve etkinliğini göstermesine izin verebilirsiniz.
Çünkü içinizdeki İlim korkusuzdur. Dünya tarafından yozlastırılmamıştır. Bu dünyanın ötesinde yaşayacak olan ebedi parçanızı temsil eder. Ama burada kaderini yerine getirebilmen için endişe duyuyor ve bu amaçla durmaksızın senin adına çalışıyor, seni birçok farklı vesile ile doğru bir yöne doğru yönlendirmeye, o yöne bağlı kalmana ve cesaretini kaybetmemene ya da güzellik, zenginlik ve çekicilik ya da umutsuzluk ve ıstırap nedeniyle yoldan çıkmamana uğraşıyor.
Yani Tanrı evrenin, içinde yaşadığınız fiziksel evrenin yaratılmasına izin verirken, aynı zamanda acıya ve Ayrılık’a panzehiri en başta verdi çünkü gerçekten Yaratıcınızdan ve Yaratılışınızdan ayrı olamazsınız. Fiziksel gerçekliğe takıntılı olsanız bile, yine de kökeninizden ve daha büyük kaderinizden kaçamazsınız.
O zaman bu tamamen bir zaman meselesidir ve buradaki zaman, hayatınızın her günü çeşitli derecelerde deneyimlediğiniz ıstırapla eşitlenebilir. Ne kadar acı çektiğini bile bilmiyorsun, çünkü belki şurada ya da buradaki kısa anlar dışında, acıdan kurtulmanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun. “Normal” olarak adlandırdığınız durumunuz bile bir ıstırap durumudur – bir korku, endişe ve kaygı durumu; hayatın zorluklarının ve bu zamanda dünyada meydana gelen büyük değişimin gölgesinde kalmış bir durum.
İnsanların bu konuda dürüst olması zor. Kendi sefaletlerine o kadar adapte olmuşlardır ki, iyi olmayan şeylere “iyi” derler. Kabul edilemez şeyleri kabul ederler. Kendileri için zararlı veya tatmin edici olmayan durumlara uyum sağlarlar. Özgür bir ulusta yaşasalar ve koşullarını değiştirebilseler bile, kendileri için hiçbir vaadi veya faydası olmayan şeylere yapışacaklar. Güvenlik için, onay için kendilerine hiçbir zaman gerçekten fayda sağlamayacak bir durumda kalacaklar.
İlhamlarını kaybedecekler ve bıkacaklar. Umudunu kesecek, mucizelere inanacak, Cennete inanacak ve büyük bir evliyaya veya peygambere inanacaklar, çünkü Tanrı’nın kendilerine verdiklerini, şu anda içlerinde yaşayan gerçeği alamazlar.
Bu trajik bir durumdur. Ayrılık trajiktir. Tüm ıstırabın ve kafa karışıklığının, kaygının ve kendini kınamanın kaynağıdır. Korkunç bir şey, gerçekten, ama anlaşılabilir. O, Ayrılıkta yaşamanın sonucudur. Gerçekten ne kadar güzel veya ilginç olursa olsun, böyle bir dünyada yaşayarak asla tam olarak mutlu veya tatmin olamazsınız.
Ve bu ortamda ölümsüz olsaydınız, bundan bıkacağınızı kısa sürede anlardınız. Sürekli problem çözmesinden, sürekli ikilemlerinden, sürekli stresinden ve sürekli değişiminden bıkacaksınız. Bundan bıkar ve daha büyük bir gerçeklik ve katılım ararsınız. İşte bu yüzden hayatınız geçici, görüyorsunuz ya. Aksi takdirde, o sizin için daha da cehennemlik olur.
Böyle olduğu gibi, hapishanenizden kaçılabilir. Burada ölümsüz olsaydınız, kaçış olmazdı. Kadim Evinizi, daha büyük amacınızı, daha derin doğanızı veya varoluşunuzun gerçek anlamını temsil etmeyen bir realitede mahsur kalırdınız. Burada sadece bir adı olan, manzaranın bir parçası olan, doğanın nezdinde tamamen vazgeçilebilir bir yaratıksınız.
Bu yüzden daha derin doğanıza dönmelisiniz. Çünkü Tanrı sizi dünyadan çıkarmak istemiyor. Tanrı sizi ölüm yoluyla geri almaz. Tanrı, burada gerçek bir hayat yaşamanızı istiyor, böylece Kadim Eviniz bu Ayrılık yerine getirilebilsin, böylece herkesin ihtiyaç duyduğu ve herkesin çeşitli şekillerde aradığı Daha Büyük Gerçekliği temsil eden armağanlarınızı ve verme ruhunu buraya getirebilesiniz.
Tanrı, içinizdeki İlmin gücü ve varlığı aracılığıyla sizi kurtarır. İlim, sizi hayata katkıda bulunan biri olmaya hazırlayacak, böylece gerçek benzersiz armağanlarınız ihtiyaç duyulan yerde verilebilir ve bu vermenin gücü sizi kurtarabilir ve her birinizde hala her gün devam eden pişmanlıkların, nefretin ve kendini kınamanın yerini alabilsin.
Tanrı, Ayrılık halinizde bile, hem bir Varlık olarak hem de içinizin derinliklerinde yaşayan bir gerçeklik olarak sizinle birliktedir. Çünkü Kaynağınızdan kaçamazsınız ve bu nedenle, sonunda kurtuluşunuz garantilidir. Cehennemin en derinleri bile eninde sonunda boşalacaktır, çünkü Yaratılış’tan asla kalıcı olarak ayrılamazsınız. Onu ancak geçici olarak bırakabilirsin ve bu büyük bir lütuftur, görüyorsunuz ya.
Hayata tutunabilirsiniz. İnsanlara, yerlere ve yaşamdaki şeylere bağlı olabilirsiniz, ancak işiniz tamamlanmazsa Ruhunuz burada huzursuz olur. Bu, herkesin hazır olduklarında veya olması gerektiği zaman öleceği anlamına gelmez, çünkü birçok insan çatışma, savaş, hastalık ve yoksunluk nedeniyle oldukça gereksiz yere telef olur. Bu, bu dünyadaki insanlık durumunun trajedisinin bir parçasıdır, bu her zaman içinde yaşadığınız Büyük Camia yaşamında, evren boyunca paylaşılan bir durum.
Yani kendi zihninizde Tanrı’dan ayrısınız. Yaratılış’tan ayrısınız çünkü Yaratılışı tamamen temsil etmeyen alternatif bir gerçeklikte yaşıyorsunuz. Ve hala Tanrı’ya bağlı olan ve sizin ebedi parçanızı temsil eden daha derin doğanızdan ayrısınız.
Tanrı, bu zor ve meydan okuyucu realitede yaşarken size rehberlik etmesi ve kutsaması için şimdi içinize Daha Büyük bir Zeka yerleştirdi. Tüm dinlerin amacı, sizi bu İlime getirmek ve sizi daha derin doğanızla meşgul etmektir.
Tanrı’yı memnun etmek için burada değilsin. Meziyet kazanmak için burada değilsin. Cehennemden kaçmak için burada değilsin. Katkıda bulunmak için buradasınız çünkü sizi kurtaracak olan budur. Cehennemden böyle kurtulur. Kaynağınız ve Yaratıcınız ile bu şekilde yankılanırsınız.
Dini geleneğiniz ne olursa olsun ya da dini geleneğiniz yoksa da aynıdır, görüyorsunuz ya. Ama dinin amacı değişmiştir. Kahramanlara tapınma ve fikir ve inançlara bağlılıkla ilgili hale gelmiştir. Zamanla dejenere oldu anlayacağınız. Temel odağını ve işlevini kaybetmiştir. Bunlar hala büyük geleneklerde bulunabilir, ancak onları bulmak için rehber olarak bilge ve çok net bir öğretmene ihtiyacınız olacaktır, çünkü bunlar din ile ilişkili süsleme, ritüel ve insan yorumu ile kaplanmıştır.
Sanki hazine bir tapınakta ama derinlerde kilitli ve onu bulmak zorundasın. Kısmen, Tanrı’nın dünyaya Yeni bir Vahiy göndermesinin nedeni budur, İlime Giden Adımları, mümkün olan en açık biçimde her bir dile çevrilebilecek şekilde ve doğrudan, güçlü bir şekilde, insan yorumu olmadan ve tarihin onu ezen ağırlığı ve yozlaşması olmadan çalışılabilecek halde sağlamak için.
Ayrılığa, başladığı anda bir cevap verildi. Bu cevap bugün içinizde yaşıyor. Dünyada daha büyük bir kaderiniz var ve kim olursanız olun dünyanın ötesinde daha büyük bir kaderiniz var – farklı bir dünyada yaşıyor olsanız bile, insan olmasanız bile.
Tanrı’nın Planı tüm evrendeki herkes içindir. Bu nedenle, kurtuluş hakkındaki fikirleriniz bundan önce çok sınırlıydı. Çünkü Tanrı’nın evrende yaptığı şey, Tanrı’nın sizin dünyanızda yaptığı şeydir. Ve şimdi gerçekleşmekte olan zamanınızın büyük Vahyine kadar, Tanrı’nın evrende ne yaptığını nasıl bileceksiniz?
Bu konularda kafa karışıklığının ne kadar kolay olduğunu ve insanların ihtiyaçlarını, korkularını ve endişelerini karşılamak için dini nasıl şekillendirdiğini görebilirsiniz. Yine de lütuf sizin üzerinizdedir çünkü İlim içinizde yaşıyor.
Fiziksel evreni Cennetsel durumunuzla aynı olarak adlandırmaya çalışmayın, çünkü onlar çok, çok farklıdır. Zihninizin, bedeninizin ve Ruhunuzun sonsuza kadar yaşayacağını düşünmeyin, çünkü sadece biri kalıcıdır. Diğerleri geçicidir.
İnancın seni Cennete götüreceğini sanma, çünkü bu dünyadan ayrıldığında hiçbir inancın olmayacak. Sadece olduğun kişi olacaksın. Ve hayatınız inançlarınıza göre değil, muhtaç bir dünyaya ne kadar hizmet edebildiğinize ve başkalarını ne kadar affedebildiğinize ve ne kadar şefkatli olabildiğinize göre değerlendirilecektir.
Hristiyan, Müslüman veya Budist iseniz özel bir muafiyet yoktur. Tanrı, sizi Tanrı’nın içinize yerleştirdiği daha derin İlime getirebildiği sürece, hangi dine mensup olduğunuzla ilgilenmez. Bu, Tanrı ile sahip olduğunuz Kadim Antlaşmadır, görüyorsunuz ya. Din doğru anlaşılırsa çok yardımcı olabilir, ancak Tanrı’nın Gücü ve Tanrı’nın Kefareti, dinin sınırlarının ötesinde bile vardır.
Bu evrensel maneviyattır. Daha Büyük Bir Yaşam Topluluğunda yaşıyorsunuz. Bu Büyük Camiaya çıkıyorsunuz. Bu, insanlığın şu anda karşı karşıya olduğu büyük eşiğin bir parçası. Bu nedenle Büyük Camia’daki maneviyat hakkında bilgi edinmeli ve Yaradılışın gerçek doğasını, gördüğünüz ve hissettiğiniz evrenin kökenini ve kaderini ve bu dünyadaki amacınızın ve anlamınızın gerçekliğini – sizi buraya neyin getirdiğini ve içinizdeki İlmin gücü ve varlığı göz önüne alındığında, burada sizi ne tatmin edebilir- anlamaya başlamalısınız.
Kurtuluşunuz [garantidir] çünkü asla Tanrı’dan tamamen ayrı olamazsınız. Sonunda seni kurtaracak olan bu, ama bu son çok uzaklarda olabilir. Tanrı’nın içinize yerleştirdiği kutsamayı, gücü ve lütfu alıp almamak ve bunun hayatınızı yeniden yönlendirmesine, ona tutarlılık, anlam ve gerçek değer vermesine ve ve hayatınıza harika ilişkiler getirmek ve zaten var olan harika ilişkileri yeniden kurmasına izin verip vermeme kararı sizindir.
Bu daha büyük şeyleri vermeden önce, İlime Giden Adımlarını almalı ve atmalısınız. Nihayetinde, Ayrılığı kendi içinizde çözerken, İlime Giden Adımları atarken ve dünyevi zihninizi içinizdeki daha derin İlim zihniyle yeniden birleştirirken, Ayrılığın neden meydana geldiğini anlayacaksınız. Bu, kendi içinizdeki Ayrılığı sona erdirmeye başlayacak, bu da dünyada olma deneyiminizi – bu geçici yerdeki kader, güç, kuvvet ve amaç duygunuzu tamamen değiştirecek.
Anlayışınız bu olsun.