About Recording

İngilizce konuşulan orjininal vahyi dinleyin:

İndirin (indirmek için sağa tıklayın)

Marshall Vian Summers
Tarafından alındığı gibi
25 Ekim 2008 tarihinde
Boulder, Colorado’da

Bu kayıt hakkında


Bu ses kaydında duyduğunuz Melekler Meclisinin Marshall Vian Summers vasıtasıyla konuşmasıdır.

Burada, kelimelerin ötesinde var olan, Tanrı’nın orjinal iletişimi, dünyayı gözeten Melekler Meclisi tarafından insan diline ve anlayışına çevrilmiştir. Melekler Meclisi daha sonra Tanrı’nın mesajını Elçi aracılığıyla iletir.

Bu harikulade süreçte Vahyin Sesi tekrar konuşuyor. Kelime ve Ses dünyada. Tarihte ilk kez sizin ve dünyanın tecrübe edebilmesi için sözlü vahyin özgün kayıtları mevcut.

Vahiy armağanını alanlardan olasınız ve O’nun benzersiz Mesajı’nı kendinize ve hayatınıza kabul edecek kadar açık olasınız.



Okuyucuya not:
Bu çeviri, orijinal İngilizce metni çevirmek için gönüllü olan Yeni Mesaj öğrencileri tarafından Derneğe sağlanmıştır. Bu çeviriyi, insanların bu yeni formda kendi dillerinde bir araya getirme şansı bulabilmeleri için bu ilk haliyle dünyaya sunuyoruz.

Zamanda ve mekânda seyahat ediyor, Kadim Ev’inize doğru uzun bir dönüş yolculuğuna çıkıyorsunuz. Bu yaşamda ve ötesinde, bu yolculuk devam ediyor. Bu sadece kendiniz için yaptığınız bir yolculuk değil. Tüm yaşamın Yaratıcısı ile temasını kaybetmiş olan herkes için yaptığınız bir yolculuktur. Bu bir Ayrılık ve geri dönüş yolculuğudur. Amacınızın ve kaderinizin daha büyük bir deneyimine doğru bir yolculuktur.

Bu yolculuk insanların hayal ettiklerinden çok farklıdır çünkü hayal gücü bu kadar büyük bir gerçekliği kapsayamaz. Kelimeler, fikirler gibi, şeylere sınır ve biçim verir, ancak daha büyük gerçeklikleri kapsayamazlar. Bu, gerçeği daha büyük bir seviyede deneyimlemek için saygı ve yankılanma gerektirir. Fikirler ve inançlar küçük şeyler için iyidir. Ancak daha büyük bir gerçeklik -zaman ve mekân içindeki yolculuğunuzun gerçekliği- hayal gücünüzün ya da aklınızın şu anda kavrayabileceğinin ötesindedir.

Burada yalnızca benzetmeler yapabilirsiniz. Ancak benzetmeler, bir parçası olduğunuz daha büyük yaşam panoramasını ya da bu yaşamdaki ve ötesindeki yolculuğunuzun anlamını içeremez. Kalp anlayabilir ama zihin kendi fikirleri düzeyinde bu kadar büyük bir gerçekliği kapsayamaz. İşte bu yüzden gerçeklik pek çok insanın düşündüğünden ve inandığından çok farklıdır.

Tanrı’dan Ayrılık başladığında, tamamen ayrılamazdınız çünkü Yaratılışın bir parçası içinizdeydi ve içinizde kaldı ve ondan kurtulamazsınız. Sanki Tanrı da sizinle birlikte geliyormuş gibidir. Nereye giderseniz gidin, Tanrı oradadır, içinizde ve etrafınızdadır. Şöyle diyebilirsiniz: “Tanrı’ya inanmak istemiyorum. Dinle ilgili hiçbir şey yapmak istemiyorum.” Bu iyi, ama Tanrı hala içinizde ve Tanrı etrafınızdadır.

Tanrı’nın sadece bu öğretmen – benim kurtarıcım, benim azizim, benim peygamberim – ile ilgili olduğunu düşünebilirsiniz ama Tanrı hala içinizde ve etrafınızdadır.

Dünyadaki ya da yaşamınızdaki olaylardan Tanrı’nın sorumlu olduğunu iddia edebilirsiniz, ancak Tanrı hala içinizde ve etrafınızdadır.

Zihin düşünür, zihin başkalarına öğüt verir, zihin deneyimine ve anlayış alanına göre büyük hakikatleri ilan eder, ancak gerçek bunun ötesindedir.

Siz kendi zihninizde ayrısınız ve akıl da bu Ayrılığın bir ürünüdür. Sizin kim olduğunuzu bildiğini sanır. Gerçekliğin ne olduğunu bildiğini sanır. Kendisinin sizin ruhunuz ve Varlığınız olduğunu düşünür. Düşüncelerinin kendi gerçekliğini temsil ettiğini ve kendisini başka düşüncelere sahip olan diğer zihinlerden ayırdığını düşünür. Zihniniz kendi gerçekliğinin fikirlerinin gerçekliği ve insanlar, yerler ve nesnelerle olan ilişkisi olduğunu düşünür. Ancak gerçekte kim olduğunuz tüm bunların ötesindedir.

Tanrı içinizde kaldığı için, Tanrı’nın İlmi de içinizde kalmıştır. Ve bu İlim şimdi size rehberlik etmek, sizi korumak ve içinizdeki Ayrılığın çözülebilmesi için sizi daha büyük bir yaşam deneyimine yönlendirmek için burada. İlmin sizin için taşıdığı bu amaç ve bu kader, bugün gördüğünüz ve gelecekte ortaya çıkacak olan koşullar dahilinde, muhtaç durumdaki bir dünyaya katkıda bulunmaktır.

İçinizdeki İlim açısından, burada bir görev için bulunuyorsunuz. Burada olmak için yüce bir amacınız var. Siz yalnızca hayatta kalmaya çalışan, tatmin olmaya çalışan, mutlu olmaya çalışan, güvende olmaya çalışan bir hayvan değilsiniz. Siz, Ayrılığın bir parçası olan ve şimdi kendi kendinizi keşfetmek ve kurtuluşunuz için çalışmak üzere burada bulunan Cennetten bir Varlıksınız.

Zihniniz kendini kavramaya ve kendini insanlara, yerlere ve şeylere bağlamaya çalışmaya devam ederken, içinizdeki İlim hareket ediyor. Size öğüt veriyor, size danışmanlık yapıyor. Eğer onu duyabilirseniz, ondan faydalanırsınız. Ama eğer onu duyamazsanız, o zaman onun bilgeliğini, kutsamasını ve güçlendirmesini alamazsınız.

Bu yaşamdaki başarınız sizi Cennet’e ya da Cehennem’e atmaz, yolculuğunuzun bir sonraki aşamasına hazırlar. Eğer bilgelik, şefkat ve bir dereceye kadar öz farkındalık kazanacaksanız, o zaman daha büyük bir hizmet seviyesine hazır olacaksınız.

İnsanlar bu tek yaşamın fiziksel gerçeklikteki tüm varoluşları olduğunu düşünürler. Hatta bazı insanlar fiziksel gerçekliğin kendi yaşamları içinde nihai bir bitiş noktasına geleceğini düşünür. Bu fikirler hayal gücünüzün sınırlarının sonucudur. Hayatınızın bunun ötesinde başka yaşam alanlarına ve başka hizmet düzeylerine doğru devam edeceğini düşünmek çoğu insan için gerçekten çok fazladır. Onlar bu düzeyde düşünme kapasitesine sahip değildir.

Bu yüzden bir Hesap Günü fikri icat edilmiştir. Fakat Tanrı yaptığınız şeyi neden yaptığınızı tam olarak biliyorken ve Tanrı dünyanın öylesine büyük zorlukların ve iknâların olduğu bir yer olduğunu anlıyorken, bir bireye burada rehberlik edecek İlim olmadan, kesinlikle hataya, bazen de vahim hatalara düşeceklerini biliyorken, Tanrı sizi neden yargılasın?

Tanrı böyle bir durumda yaşadığınız için sizi cezalandırmayacaktır. Tanrı sizi kendi içinizdeki İlime gelmeye çağıracak ki böylece size rehberlik edecek, sizi koruyacak ve sizi ileriye götürecek Tanrı’nın Gücüne ve Varlığına sahip olabilesiniz.

O zaman Yargılama Günü diye bir şey yoktur. Bu insanların uydurduğu bir şeydir çünkü adaletin ne olması gerektiğine dair kendi kavramlarına göre adaletin Dünya’da değil de Cennette yerine getirilmesini isterler. Kendileri hatalı olduklarını düşündükleri kişileri cezalandıramasalar bile, kötülerin cezalandırılmasını isterler. Bu sadece bir yansıtmadır.

Öfkeli bir Tanrı fikri zaman içinde pek çok gelenekte, insanları belli bir dini fikre ya da doktrine inanmaya korkutmak ve inanç bağlılığına zorlamak için öne sürülmüştür. İnsanlar Tanrı’ya taparlar ve Tanrı hakkındaki tüm fikirleri, Tanrı’yı memnun etmeniz gerektiği yoksa Tanrı’nın sizi cezalandıracağı bir tür itaatkâr zihniyete dayanır. Tanrı ekinlerinizi mahveder. Tanrı salgın hastalık getirir. Tanrı yıkıcı hava koşulları getirir. Ve böylece zaman içinde insanlar Tanrı’yı hoşnut etmek zorunda olduklarını, aksi takdirde bu dünyada korkunç sonuçlarla karşılaşacaklarını düşünürler.

Ancak gerçek şu ki, doğası gereği son derece zor ve sorunlu olan bir gerçekliğe, öngörülemeyen ve temel kalıpları takip etse de oldukça kaotik olan bir gerçekliğe girmişlerdir.

Bu, ayrılmış olanların ayrı bir gerçeklikte yaşamaları için bir yer olarak yaratılmış olan fiziksel evrendir. Harika ve korkunç, güzel ve korkutucudur. Çekici ve bazı durumlarda da iticidir. Geldiğiniz ve eninde sonunda geri döneceğiniz Kadim Evinize hiç benzemiyor. Ve yine de burası katkınıza ihtiyaç duyan bir yerdir. Burası bir eylem yeridir. Burası vermek için bir yerdir. Burası ruhun şimdi yolculuk etmesi gereken yerdir.

Dünyada daha büyük bir amaç için bulunuyorsunuz. Bunu kendiniz için icat etmediniz. Bu amacı değiştiremezsiniz, ancak nasıl ve ne şekilde deneyimleneceği zamanın olaylarına ve buna ilişkin kendi kararlarınıza bağlıdır. Yani amacınız önceden belirlenmiş olsa da, yaşamınızdaki olaylar önceden belirlenmiş değildir. Bu varoluş düzeyinde şans çok büyük bir rol oynar ve kararlarınızın önemi çok büyüktür.

Bazı insanlar yaşamdaki tüm olayları Tanrı’nın kontrol ettiğini düşünmek istemektedir, ancak bu hiç de doğru değildir. Tanrı yaşamın evrimini şekillendiren jeolojik ve biyolojik güçleri harekete geçirmiştir. Ancak bu güçler kendi kendilerini devam ettirirler ve Tanrı’nın müdahalesini gerektirmezler. Yani deprem oluyorsa, bu jeolojik sürecin bir parçasıdır. Kıtlık ve salgın hastalıklar meydana geliyorsa, bu büyük ölçüde sizin kontrolünüz dışındaki güçlerin sonucudur.

Tanrı sizi cezalandırmıyor. Ancak seçim yapmanız gereken gerçeklik budur. Bu, Tanrı’yla yeniden birleşmeyi mi yoksa Tanrı’dan ayrılmayı mı seçeceğinizdir. Bunu her gün seçiyorsunuz. Bunu ne hakkında düşünmeyi, neye inanmayı ve yaşamdaki zorluklara ve kararlara nasıl karşılık vermeyi seçtiğinizde seçersiniz.

Zihniniz izole bir şekilde oluşmuştur ve bu yüzden kendisini tekil bir varlık, diğer varlıklardan ayrı bir varlık olarak görür. Kendini ayırt eder ve kendini ayırt etmek için bedeni kullanmaya çalışır. Bu, Ayrılığın bir ürünüdür ve Ayrılığı pekiştirir. Ama aynı zamanda içinizde daha derin bir İlim, Tanrı tarafından oraya yerleştirilmiş daha derin bir İlim vardır. İkna edilemez. Baştan çıkarılamaz. Asli doğasına aykırı şeyler yapmaya teşvik edilemez.

Bu zihninizde iki ses olması gibidir. İkiden fazla sesiniz olabilir ama bunların hepsi ya Ayrılık ya da birleşme sesi olarak ortaya çıkar. Ancak yeniden birleşme sesi sizin zihniniz gibi düşünmez. Kasıtlı düşünmez. Spekülasyon yapmaz. Yargılamaz ve kınamaz. Gerçekliğini fikirlere, kavramlara ya da ittifaklara dayandırmaz.

Yüzeysel zihniniz – kültür, aileniz, gelenekler ve değişen dünyaya verdiğiniz tepkilerle şekillenmiş olan zihniniz – eğer kurtarılacaksa ve büyük yetenekleri sizin ve başkalarının iyiliği için faydalı bir şekilde kullanılacaksa, bu zihin içinizdeki daha yüce bir Zihne hizmet etmelidir.

İşte bu nedenle İlim size rehberlik etmesi için içinize yerleştirilmiştir. Çünkü Tanrı bilir ki bu İlim olmadan dünyada kaybolurdunuz. Hataya düşer ve çatışma, zorluk ve kendini inkarla dolu bir hayat yaşardınız.

O halde yolculuğunuz, İlmin gücüne ve varlığına geri dönmektir. Ya da başka bir deyişle, daha derin vicdanınıza, kendinize, en derinden hissettiklerinize ve bildiklerinize karşı sadık olmaktır. Bu dini terimlerle veya dini terimlerin dışında tanımlanabilir, ancak aynı anlama gelir.

İlim sayesinde, yüce bir amaç için burada olduğunuzu keşfedersiniz ve belirli şekillerde yönlendirildiğinizi ve diğer şekillerde kısıtlandığınızı görürsünüz. Daha fazla güven kazandıkça, bunu takip edebiliyor ve bunun büyük kutsamalarını ve yaşamla ilgili büyük derslerini alabilirsiniz. Bunu kendinizi veya başkalarını kınamadan yaparsınız. Bunu alçakgönüllülükle, daha yüce bir gücü, aklın kapsamının ve erişiminin ötesinde bir gücü takip ettiğinizi idrak ederek yaparsınız. Kendinizi buraya bir öğrenci olarak, çok az şey varsayan ve öğrenilmesi gereken her şeyi öğrenmeye açık bir öğrenci olarak yerleştirirsiniz.

Burada cevaplara göre yaşamazsınız, sorularla yaşarsınız. Akıl bunu yapamaz, çünkü çok güvensizdir. Yanıtlara sahip olmalıdır ve bu yüzden kendi yanıtlarını verir. O çok güvensizdir. Sorularla yaşamak için çok zayıftır. Bu içinizde daha büyük bir güç gerektirir. Asla yanıtlayamayacağınız sorularla yaşarsınız ama onlarla yaşarsınız çünkü bunlar zihninizi açar ve içinizdeki İlimle daha derin bir bağlantı kurmanızı sağlar.

İlim yanıttır çünkü İlimle güçlendikçe daha büyük bir kesinliğe, daha büyük bir güvene ve daha büyük bir güce ve yeteneğe sahip olursunuz. Tehlike ve belirsizlikle öfke ve kınama olmadan yüzleşebilirsiniz. Yanıtını bilmediğiniz sorularla sorgulama, açıklık ve alçakgönüllülükle yüzleşebilirsiniz. Kendinize zarar verme eğilimlerinizi dizginleme ve zihninizdeki gerçekten faydalı olan düşünceleri çevrenizden emdiğiniz tüm düşüncelerden ayırt etme gücüne sahip olursunuz.

Bu yaşamda İlim ile güçlenirseniz, size bu dünyanın ötesinde daha büyük bir hizmet seviyesi verilecektir. Bu hizmet bu dünyada veya diğer dünyalarda olabilir. Aşkın bir öğretmen olarak, hala formda yaşayanlara rehberlik eden Görünmeyenlerden biri olarak hizmet edebilir. Ya da bu tezahür etmiş dünyaya büyük bir öğretmen olarak, başka bir var oluşta bilgelik, rehberlik ve çözüm getirme konusunda büyük umut vaat eden biri olarak dönebilirsiniz.

Burada Yargılama Günü yoktur. Yalnızca ilerleme vardır. Cennet halinize öfke, kızgınlık, kendini yargılama ve başkalarını kınama ile dolu olarak dönemezsiniz. Kararsızlık ve ikirciklikle, bağımlılıklarla ve kendine zarar verme eğilimleriyle dolu cennet halinize geri dönemezsiniz. Bu zihin haliyle geri dönemezsiniz.

Tüm bunların tek bir yaşamda çözülebileceğini düşünmek sorunu hafife almaktır. Tüm bunları tek bir yaşamda çözebilseydiniz bile, başarınız o kadar büyük olurdu ki, Tanrı sizi hala Ayrılık durumunda kaybolmuş olan başkalarına yardım etmek için kullanmak isterdi. Dolayısıyla bu koşullar altında bile Cennete geri dönemezsiniz.

Tanrı sizden azami ölçüde faydalanacak ve fiziksel gerçeklikte yaşarken edinebileceğiniz her türlü bilgelikten azami ölçüde yararlanacaktır. Bu bir ceza değildir çünkü tüm eğilimleri, anıları ve Ayrılıktan doğan acıları ortadan kaldıran şey katkıdır, hizmettir. Tanrı tüm bu şeyleri içinizde eritmez çünkü onları Tanrı yaratmamıştır. Bunlar sizin içinizde, sizin tarafınızdan ve sizin aracılığınızla, yaşamda farklı bir yol izleyerek çözülmelidir.

Hatalarınızın yerini hizmet alır. Hizmet içinizin derinliklerinden gelir. İçinizdeki suçluluğu dengelemek için yarattığınız bir plan değildir. İçinizdeki İlimden yayılan bir şeydir. Ayrılık anısının yerini katkı, iletişim ve başkalarıyla bağlantı anısı alır. İçinizdeki gerçek ustayı takip ederek, önceki yargı hatalarınız ve mutsuz deneyimleriniz silinir ve unutulur.

İnsanlar bunu göremezler çünkü cennetin nasıl bir yer olduğunu hayal edemezler. Dünyada yaşarken, bir birey olduğunuzu düşünürken, Cennet’in nasıl bir yer olduğunu hayal edemezsiniz. Çünkü hayal gücü fikirlerinize şekil verme biçiminizdir ve bu şekil son derece sınırlı ve geçicidir. Bu yüzden kalıcı şeyleri hayal edemezsiniz. Huzuru hayal edemezsiniz. Hayal ettiğiniz her şey doğası gereği sınırlı ve geçicidir.

Bu deneyiminiz daha derin bir seviyede gerçekleşir. Zihin yalnızca düşünebildiği şeyleri hayal edebilir. Ama eğer Yaratılışı zaman ve mekan içinde çok sınırlı terimler dışında düşünemiyorsa, o zaman açıkçası aklınızın ötesinde daha derin doğanızı deneyimlemelisiniz.

Aklınız yaşamı bir Ayrılık konumundan nasıl değerlendirdiğinizdir. Ancak Ayrılık gerçek değilse ve asla tamamlanamayacaksa, o zaman fikirleriniz doğası gereği göreceli olmalıdır. Belki de zaman içindeki şeylerin, anlık şeylerin gerçeğini görebilirsiniz. Sorunları çözebilirsiniz çünkü akıl bunun için vardır. Bu yaşamdaki deneyiminizin sınırlı bir alanı içindeki sorunları çözmek içindir.

Aklın gerçek değeri budur. İlme hizmet ederken, harika bir iletişim aracıdır. Bunun için vardır ve onu kurtaran, ona daha yüce bir amaç ve yüce bir anlam kazandıran da budur.

Yaşamdaki mutluluğunuz İlimle olan bağlantınızdan ve onun sizin aracılığınızla vereceği büyük hizmetten ve onun zihninize ve duygularınıza vereceği kurtuluştan doğacaktır. Sonunda kendi içinizde doğru hissetmeye başlayacak ve daha önce size eşlik eden rahatsızlıkları geride bırakacaksınız. Sizi hayatınızı insanlara, şeylere ve yerlere uygunsuz bir şekilde ve vaktinden önce vermekten kurtaracaktır. Sizi tüm kararsızlık, kendinden şüphe ve kendini suçlama ıstırabından kurtaracaktır. Bunu kademeli olarak yapacaktır çünkü değişmek, bağlılığınızı kendi içinize kaydırmak – bağlılığınızı kendi fikirlerinizden ve başkalarının fikirlerinden sizi kendi içinizden yönlendiren daha derin bir güce kaydırmak zaman alır . Bu gücü başkalarında da tanımaya ve onun yaşamınızdaki ve tüm insanlığın refahındaki temel önemini görmeye başlarsınız.

Dünyanın ötesinde ne olduğuyla ilgilenmenize gerek yok çünkü henüz o kavşağa ulaşmadınız. Zihniniz bu dünyadan önceki yaşamınızı tarihsel terimler ve hayali terimler dışında tasavvur edemez. Belki de daha önce olan şeylere dair bazı anılarınız olacaktır ve bunlar gerçek olabilir. Ancak bunlar bağlamın dışındadır ve onları tam olarak anlayamazsınız.

Dikkatinizi vermeniz gereken şey bu yaşamdır. Siz daha büyük bir amaç için buradasınız. Bu amacın ne olduğunu yalnızca içinizdeki İlim bilir ve bu amacı sizin için elinde tutar.

Yapmakta olduğunuz yolculuk budur ve bunu aşamalı olarak adım adım gerçekleştiriyorsunuz. İlim içinizde gerçekleştikçe ve belirli konularda onu takip edebildikçe, ona dair deneyiminiz güçlenecektir. Ve kurtuluşun size rehberlik etmesi için içinize yerleştirildiğini ve kurtuluşun yalnızca kavramlara inanmanın, doktrinleri kabul etmenin ya da evrendeki yüce bir güce bağlılığı ifade etmenin hareketlerinden geçmenin bir ürünü olmadığını fark edeceksiniz. Gerçekte, Tanrı’ya karşı sorumluluğunuz sizi dünyaya getiren bu daha büyük amacı keşfetmek, kabul etmek ve ifade etmektir. Bunu yapmak için, İlmi takip etmeli ve İlmin gizemli olmasına izin vermelisiniz, çünkü o sizin aklınızın ötesinde var olandır.

Bu, yaşamınızın büyük bir yeniden değerlendirmesine yol açar. Çünkü İlimle birlikte her şeyi farklı görürsünüz, değerleriniz değişir ve öncelikleriniz değişir. Belki de bu değişimin bir kısmını zaten deneyimlemişsinizdir.

İlmi deneyimlemeye başladığınızda, uyarılmak yerine sessizlik ararsınız. Anlamsız konuşmalar yerine başkalarıyla dürüst bir etkileşim ararsınız. Kişisel avantaj elde etmek için bir başkasını kullanmak yerine ilişkilerde birlik deneyimini ararsınız. İçgörülerinize düşüncelerinizden daha fazla değer verirsiniz. Zamanla kim olduğunuzun zihniniz olmadığını ve zihninizin aslında Ruh için, İlim için harika bir iletişim aracı olduğunu görmeye başlarsınız. Bedeninizi dünyada var olmak için bir araç, iletişimin akabileceği, katkının gerçekleşebileceği ve burada dünyada bulunan diğer kişilerle daha derin bir birlikteliğin deneyimlenebileceği bir araç olarak görürsünüz.

Dünyada bir yolculuk için buradasınız. Dünyada kaybolmak ya da dünyada bulunmanın yüce amacını ve gerçekliğini deneyimleyebilmek gibi bir seçeneğiniz var. Bu iki yaklaşım birbirinden tamamen farklı bir yaşam deneyimi sunar. Ayrılık içinde yaşamayı seçen insanların dramatik bir şekilde tasvir ettiği sonuçları ve bu pozisyonu alıp sürdürmekten kaynaklanan acı, belirsizlik ve feci kararları görmek için etrafınıza bakabilirsiniz.

Eğer bakarsanız, İlmi takip eden çok daha az sayıda insan örneği olduğunu göreceksiniz. Onların yaşamlarında İlmin kanıtlarını göreceksiniz ve bu size ilham verecek ve İlmin sizin içinizde de yaşadığını ve nereye giderseniz gidin ve ne yaparsanız yapın, Tanrı’nın orada olduğunu hatırlatacaktır.

Ne zaman iyi bir şey yaptığınızı ve ne zaman sizin için iyi olmayan bir şey yaptığınızı size söyleyen daha derin bir vicdanınız var. Zamanla, başkalarında hata gördüğünüzde, bunun onların İlim ile birlikte olmadıklarının bir göstergesi olduğunu öğrenecek ve bunu İlme olan bağlılığınızı güçlendirmek için kullanacaksınız. Kişiyi ya da durumu kınamak yerine, İlme olan büyük ihtiyacı göreceksiniz.

İlimle birlikte savaş ve çatışma olmayacaktır. İnsanlar işlerin nasıl yapılacağı konusunda aynı fikirde olmayabilirler ama neyin yapılması, neyin çözülmesi gerektiği konusunda hemfikir olacaklardır. İlim insanların içinde ve insanlar arasında birleşir. Dünyadaki en büyük barış sağlayıcıdır. O, kınama, saldırma, bencilce davranma ve kendi çıkarınız için başkalarını fethetmeye çalışma eğilimlerini geçersiz kılan güçtür.

Sanki içinizde birbiriyle rekabet eden güçler varmış gibidir. Bunlar tamamen farklıdır. Tamamen farklı yönlere sahipler. Tamamen farklı bir yaşam deneyimi ve anlayışı ortaya koyuyorlar. Sizi farklı yönlere götürüyorlar.

Dolayısıyla her gün hangisini takip edeceğinizi, neyi onurlandıracağınızı ve kendinizde ve başkalarında neyi arayacağınızı seçersiniz. Bu bilinçli bir eylem haline geldikçe, nasıl bir deneyim yaşayacağınızı belirleme konusunda çok daha büyük bir yetkiye ve yeteneğe sahip olduğunuzu hissedeceksiniz.

Eğer İlimle birlikte hareket ederseniz, kendinizi iyi hissedersiniz ve kendinizle yankılanırsınız. Bilgiye karşı gelirseniz, sanki bir ihanet gerçekleşmiş gibi rahatsız olursunuz.

Pek çok farklı nedenle İlme karşı gelebilirsiniz: zenginlik için; güzellik elde etmek için; insanlar, yerler ve şeyler elde etmek için. Ancak kendi içinizde bu konuda iyi hissetmeyeceksiniz. Öfkeyi ve başkalarını kınamayı seçerseniz, kendi içinizde kendinizi çok kötü hissedersiniz. Kendinizi haklı hissedebilirsiniz, haklı olduğunuzu düşünebilirsiniz ama kendi içinizde kendinizi kötü hissedersiniz. Derin vicdanınız ihlal ediliyordur ve kendinizi kötü hissedersiniz.

Kendi gerçekliğinizi yaratmaya ve yaşamınızı olması gerektiğini düşündüğünüz ya da olmasını istediğiniz hale getirmeye çalışabilirsiniz, ancak kendi içinizde acı yaratmadan daha derin vicdanınızı ihlal edemezsiniz.

Burada neyin iyi neyin kötü olduğu yalnızca bilinir. Sorunları ve ikilemleri çözmeye çalışmanın karmaşıklığı içinde, bu temel vicdan bulanıklaşabilir ve gidilecek doğru yolun ne olduğunu anlamak daha zor olabilir. Burada akıl gerçek hizmetine girer. İşlerin nasıl yapılması gerektiğini belirlemelidir. Detaylarla ilgilenir, ayrıntılarla uğraşır ama asıl yön İlim tarafından belirlenmelidir.

İçinizde Tanrı tarafından yaratılmış etik ve ahlaki bir temel vardır. Bu temel kültürel değerlerinizle ve sosyal koşullanmalarınızla çelişse bile değiştirilemez. Kültürünüz size başkalarını kınamayı ve belirli davranışlar için başkalarını cezalandırmayı ya da diğer gruplara, diğer kabilelere veya diğer uluslara güvenmemeyi öğretebilir. Ancak bu sizin daha derindeki vicdanınızın ihlalidir. Yani toplumsal koşullanmanızdan kaynaklanan bir toplumsal vicdanınız var, ama bir de Tanrı tarafından yaratılmış olan daha derin bir vicdanınız var.

Ayrılığın asla tamamlanamaması ve Tanrı’nın yarattığı şeyin içinizde kalması yaşamınızın en büyük nimetidir. Sizi kurtaracak şey budur. Size rehberlik edecek ve hayatınızı boşa harcamaktan ve kritik hatalar yapmaktan sizi alıkoyacak şey budur.

Dünya İlim ile yeniden bir araya gelmek için mükemmel bir yerdir, çünkü ihtiyaç çok büyüktür. İlim olmadan kaybolursunuz, size rehberlik edecek yalnızca arzularınız ve korkularınız kalır.

Dindar olmak zorunda değilsiniz. İçinizdeki İlmin gücüne ve varlığına geri dönmek için dini bir gruba ait olmanız veya dini bir öğretiye bağlı kalmanız gerekmez. O size herhangi bir dünyada, herhangi bir ulusta, herhangi bir kültürde, herhangi bir durumda dini bir geleneğin içinde ya da ötesinde hizmet edecektir.

Ancak burada pek çok insan kendine yabancıdır. Yaşamdaki en temel ihtiyacınızı temsil eden İlimle yeniden tanışmak ve yeniden bir araya gelmektir. Yiyecek ve barınak edinmenin ve hayatta kalmanın temel gerekliliklerinin ötesinde, bu sizin en temel çabanızdır.

İlme Giden Adımları atmak, İlmin öğrencisi olmak, İlmin Yolunu öğrenmek, daha büyük bir yaşamın yolunu öğrenmektir. Buna her gün, her kararınızda ihtiyacınız var. Kendiniz için yarattığınız cehennemden – belirsizlik cehenneminden, kendini yargılama cehenneminden, güvensizlik cehenneminden, endişe cehenneminden, korku cehenneminden ve kendinizi ve başkalarını kınama cehenneminden – kaçmak için buna ihtiyacınız var.

Bunun Cehennem olduğunu ve sadece sizin normal durumunuz olmadığını anladığınızda, İlmin kanıtlarını daha derinden aramaya başlayacaksınız. Ne kadar acı çektiğinizi, ne kadar kaybettiğinizi ve ne kadar çok hata yaptığınızı fark ettiğinizde, kendinizdeki ve başkalarındaki kesinliğin kaynağını bulmak isteyeceksiniz. Bu kesinliğin karar verme sürecinizin ve başka bir kişiyle kurduğunuz her türlü ilişkinin temeli olmasını isteyeceksiniz.

Tanrı sizi dünyaya, belirli durumlarda belirli insanlarla ilgili benzersiz armağanlara katkıda bulunmanız için gönderdi. Bu insanları ve bu durumları bulmalısınız. Burada bir aciliyet hissedeceksiniz. Bu daha derin ihtiyaçları yanlış yorumlasanız bile, bunlar içinizde var olacaktır. Sizi yönlendireceklerdir.

Bu arada insanlarla evlenirsiniz, bir yerlere bağlanırsınız, hayatınızı belli şeylere adarsınız. Ancak bu daha derin ihtiyaçlar kalır ve bunlar karşılanana kadar huzursuz olursunuz, hayatınızın devam etmesi gerektiğini hissedersiniz, sahip olduklarınızla yetinmezsiniz. Çünkü bunlar ruhun daha derin ihtiyaçlarını, içinizdeki en temel ihtiyaçları temsil eder.

Ruhun ihtiyaçları ancak sizin buradaki daha yüce amacınızı keşfetmeniz ve yerine getirmenizle karşılanabilir. Aklınız bunu çözemediği için, İlmin rehberliğini takip etmelisiniz. Ve yaşamınızda İlmin gücünü ve varlığını öğrenmelisiniz.

Gerçekten çok basittir ama zihniniz karışacağı için basit görünmeyecektir. Çünkü İlim gizemlidir, sizin fikirlerinize uymaz. Onu kontrol edemezsiniz; tanımlayamazsınız; arkadaşlarınıza kelimelerle ifade edemezsiniz çünkü İlim derin bir görme, bilme ve eyleme geçme deneyimidir. Başlangıçta nadir ve kafa karıştırıcı görünecektir, ancak zamanla bunun sizin için en doğal şey olduğunu göreceksiniz.

Bu sizin dünyadaki yolculuğunuzdur. Bu dünyanın ötesinde de devam edecek bir yolculuktur. Yalnızca fikirlerle tanımlayamayacağınız bir yolculuktur. İlim sizi bu yolculuğa çıkaracak ve yaşamınıza anlam, amaç ve yön verecektir.

Yaşamınızda daha derin bir akıntı olduğunu göreceksiniz. Tüm düşüncelerinizin ve günün olaylarının ötesinde, yaşamınızda akan daha derin bir akıntı vardır. İlerlerken size güç, amaç ve bilgelik verecek olan şey budur.

Burada, kim olduğunuzun zihniniz, düşünceleriniz, inançlarınız olmadığını ve gerçek varlığınızın bunların ötesinde olduğunu ve Tanrı’nın bunların ötesinde olduğunu anlamanız gerekir. Bir fikir gerçek bir ilişkinin yerini tutamaz. Ve gerçek ilişkiler fikirlerinizi aşar. Tanrı’yla olan gerçek ilişkiniz fikirlerinizi, kültürünüzün ya da dininizin fikirlerini aşar.

Zamanla, bağlılığınızı İlmin gücüne kaydıracaksınız. Bu, bağlılığınızı Tanrı’ya kaydırmaktır. Bu, Varlığınızın temelindeki Ayrılığı ortadan kaldırmaktır.

Burada zihniniz tarafından yönetilmek yerine onu kullanabilirsiniz. Burada düşünceler ve tanımlar tarafından yönetilmek yerine onları kullanabilirsiniz. Burada aklınızın ve bedeninizin muhteşem yeteneklerini onlara köle olmak yerine onları kullanabileceksiniz.

Bu özgürleşmenin pratik bir biçimidir ve sizi en temel doğanıza ve sizi bu zamanda buraya, dünyaya getiren daha büyük amaca geri döndürecektir.