İngilizce konuşulan orjininal vahyi dinleyin:
İndirin (indirmek için sağa tıklayın)
Marshall Vian Summers
Tarafından alındığı gibi
2 Mart 2011 tarihinde
Boulder, Colorado’da
Bu ses kaydında duyduğunuz Melekler Meclisinin Marshall Vian Summers vasıtasıyla konuşmasıdır.
Burada, kelimelerin ötesinde var olan, Tanrı’nın orjinal iletişimi, dünyayı gözeten Melekler Meclisi tarafından insan diline ve anlayışına çevrilmiştir. Melekler Meclisi daha sonra Tanrı’nın mesajını Elçi aracılığıyla iletir.
Bu harikulade süreçte Vahyin Sesi tekrar konuşuyor. Kelime ve Ses dünyada. Tarihte ilk kez sizin ve dünyanın tecrübe edebilmesi için sözlü vahyin özgün kayıtları mevcut.
Vahiy armağanını alanlardan olasınız ve O’nun benzersiz Mesajı’nı kendinize ve hayatınıza kabul edecek kadar açık olasınız.
Maneviyat temelde bir özgürlük arayışıdır – belirli şeylerden özgürleşme ve belirli şeyler için özgürleşme.
Bu şekilde bakıldığında resim daha bütün bir hal alır. Çünkü dünyada daha büyük bir kaderiniz, burada olmak için daha büyük bir amacınız, tanımlamalarınıza ve açıklamalarınıza rağmen şu anda yaşamadığınız bir amacınız var. Bu amaç sizi şu anda yaşadığınız hayattan özgürleştirmek ve tüm manevi gelişimin özünü ve esasını temsil eden, dünyaya hizmet edeceğiniz daha büyük bir hayata hazırlamaktır.
Elbette insanların içsel yaşamlarına ve İlahi olana olan inançlarına getirdikleri pek çok başka hedef vardır – Tanrı’yı memnun etmek, iyi bir sosyal konuma sahip olmak, dini veya kilise topluluğunun saygın bir üyesi olmak, emirlere uymak, dindar olmak [veya] asi olmak. Konumunuz ne olursa olsun, hala önceki durumunuzdan kurtulmuş değilsinizdir.
Harika inançlara sahip olabilirsiniz. Manevi pratiklerle meşgul olabilirsiniz. Tapınakta, kilisede veya camide secde edebilirsiniz. Dinin tüm gereklerini yerine getirebilir ve evinizi dini malzemeler ve sembollerle doldurabilirsiniz ama henüz önceki durumunuzdan özgür değilsinizdir.
Bunun hem içsel özgürlüğünüzle hem de dışsal özgürlüğünüzle büyük bir ilgisi vardır. Bazı şeylerden ve bazı şeyler için özgür olmaya çalışıyorsunuz çünkü bir kaderiniz var, çünkü daha yüce bir amacınız var.
Özgürlük mücadelesi pek çok farklı düzeyde mevcuttur ve eğer dürüst ve kendi içlerindeki İlme sadıklarsa, bireyin içindeki temel motivasyonu temsil eder. Siyasi özgürlük mücadelesi, ekonomik özgürlük mücadelesi, sosyal özgürlük mücadelesi – insan ruhu sadece kültürün, siyasetin ve dinin emirlerine boyun eğerek bağlanmaya ve köle olmaya razı değildir.
Koşullarınız ne olursa olsun, hangi ulusta yaşıyor olursanız olun, siyasi iklim ya da sosyal iklim ne olursa olsun, hoşgörülü ya da hoşgörüsüz, liberal ya da muhafazakâr olsun, özgürlük için kendi motivasyonunuzu görmelisiniz. Yaşamanız gerektiğini bildiğiniz hayatı mı yaşıyorsunuz? İşte soru bu. Ve cevabınızın dürüstlüğü önemli olacaktır.
Tanrı size İlme Giden Adımları, içinizdeki daha derin Zekaya giden yolu sağlayabilir. Ancak Tanrı kendinize ne söylediğinizi ya da başkalarının size ne söylemesine izin verdiğinizi kontrol edemez ya da kendi anlayışınızdan verdiğiniz ödünleri veya başkalarından istediğinizi ve ihtiyaç duyduğunuzu düşündüğünüz şeyleri elde etmek için verdiğiniz ödünleri etkileyemez.
Dolayısıyla özgürlük için itici güç, özgürlük arzusu ve daha büyük bir özgürlüğü talep etmeniz gerektiğine dair kesinliktir – bunların hepsi sizden gelmelidir. Ve bu zor ve meydan okuyucudur. Güvenliğinizi, fikirlerinizi, rahatlığınızı, diğer insanlarla olan anlaşmalarınızı tehdit edecektir. Bu, başkalarından beklediğiniz onaya, sosyal konumunuza ve aile içindeki pozisyonunuza, her şeye meydan okuyabilir.
Ancak, görüyorsunuz ya, temelde daha büyük bir misyonu yerine getirmek, kendinizi bu misyona hazırlamak, kendinizi bu misyon için özgürleştirmek, bu misyonu üstlenmek için güç, cesaret ve bütünlük kazanmak, sizi tehlikeye atan ve sizi geride tutan şeylerden özgürleşmek için dünyadasınız, böylece daha büyük bir yaşama katılma fırsatı için özgürlüğe sahip olabilirsiniz.
Daha derin bir düzeyde, İlim düzeyinde kendinize karşı gerçekten dürüst olsaydınız, karşılaşacağınız gerçek bu olurdu. Ancak bu, insanların düşündüklerinin, göz önünde bulundurduklarının ve kendilerine söylediklerinin çok ötesinde, derin bir gerçektir. İnsanlar mutlu olmak ister. Güvende olmak isterler. Rahat olmak isterler. Arkadaşlık edinmek isterler. Başkaları tarafından onaylanmak isterler. Beğenilmek ve takdir edilmek isterler. Zevk almak isterler. Konfora sahip olmak isterler.
Bunları istemenizde yanlış bir şey yok, ancak içinizde başka bir şeyin peşinde koşmak için ödün veremeyeceğiniz daha yüce bir motivasyon var. Bu sizin ilk ve birincil bağlılığınızı temsil eder.
Eğer kendinizi tüm arzularınız, korkularınız, tercihleriniz, ihtiyaçlarınız ve varsayımlarınızla sorgulayabilseydiniz, bu temel gerçeğe ulaşırdınız. Yapmanız gereken daha önemli bir şey var. Bunu siz yaratamazsınız. Ne olduğunu bilmiyorsunuz ama o orada. Ve onu bulmanın, keşfetmenin ve dünyada ifade etmenin bir yolunu bulmalısınız. Bu temel arzu, temel niyet, temel ihtiyaçtır – ruhunuzun daha derin ihtiyacı.
Elbette pek çok insan kendileriyle ilgili olarak bu kadar ileri gitmeyecektir. Kolay şeyleri, basit şeyleri, hoş şeyleri, rahat şeyleri isterler. Çok uzağa gitmeyeceklerdir. Kendilerini büyük ölçüde sorgulamayacaklardır. Rahatlık ve teselli isterler. Çok sıkı çalışmak ya da sahip oldukları ya da sahip olmaları gerektiğini düşündükleri avantajlardan vazgeçmek zorunda kalmak istemezler. Dolayısıyla bütünlükleri kaybolur ve kendilerine ve ruhun daha derin ihtiyaçlarına yabancılaşırlar.
Elbette bunu her yerde görebilirsiniz. Bu insanlığın durumudur. Bunu en trajik şekilde, insanların dünyanın herhangi bir yerinde olduğundan çok daha büyük ölçüde siyasi özgürlük ve sosyal özgürlük elde ettiği daha varlıklı uluslarda görüyorsunuz. Ama bunu kullanmıyorlar. Bunu talep etmiyorlar. Bunun kendilerine sağladığı büyük fırsatı değerlendirmiyorlar. Bu yüzden konfor ve zevk peşinde koşuyor, romantizm ve hobilerle kendilerini şımartıyorlar. Servet edinmeye çalışırlar ve kendilerini ilgi alanları ve oyalanmaları içinde kaybederler. Sahip olanlar sahip olduklarını çarçur ederken, sahip olmayanların onu araması ve ona çaresizce ihtiyaç duyması ne kadar trajik bir israftır.
İşte bu yüzden İlmin gücü ve varlığı sizin içinizdedir. Tanrı size daha derin bir Zeka vermiştir. Bu, Tanrı’dan asla ayrılmamış olan parçanızı temsil eder ve bu nedenle de içinizdeki Yaratıcı’nın bir ifade kaynağı olabilir – İlahi Olan’la olan bağlantınız.
İlim kandırılamaz. Baştan çıkarılamaz. Uzlaşmaya yanıt vermez. Bir görev için buradadır ve bu görev sizin görevinizdir. Başka hiçbir şey onu tatmin etmeyecektir. Siz yaşamın temel gereksinimlerini karşılasanız bile, o sizi daha ileriye ve daha derine itecektir. Daha azıyla tatmin olmanıza izin vermeyecektir. İstediğiniz ve sahip olmanız gerektiğini düşündüğünüz her şeyi elde etseniz bile, tatminsizlik sizi ileriye götürecektir. Çünkü bazı şeyler için özgür olmalısınız – misyonunuzun bir parçası olacak insanlarla tanışmak, bu misyonun nerede ve nasıl ifade edilmesi gerektiğini keşfetmek için.
Bunlar aklınızla çözebileceğiniz şeyler değildir. Bu entelektüel bir arayış değildir. Ne kadar anlamaya çalışırsanız çalışın, yolculuğun kendisini yapmadığınız sürece anlayamazsınız. Bu bir özgürlük yolculuğudur.
Bu yolculukta ne kadar ileri gideceğiniz, içinizdeki dürüstlük düzeyine bağlıdır. Bu özgürlüğü nasıl ifade edeceğiniz, bu özgürlüğü ne kadar ileri götüreceğiniz, öz farkındalığınıza ve kendi içinizdeki dürüstlüğünüze bağlıdır.
Dürüstlük özgürlük yolculuğunun merkezinde yer alır. Dürüst olmamak çok kolaydır, özellikle de zenginlik kazandıkça, dünyada çok az insanın sahip olduğu konforları elde ettikçe. Kültür size zenginlik, mutluluk, zevk, evlilik ve aile peşinde koşmanızı söyleyecektir – etrafınızda gördüğünüz ve körü körüne, çoğu zaman sorgulamadan takip edilen ve bağlı kalınan her şey. Toplumunuzdaki asiler bile henüz özgürleşmedikleri için bu kültüre bağlıdırlar.
İnsanlar gerçeği bildiklerini düşünürler. Ne istediklerini bildiklerini sanırlar çünkü yaşamlarının amacını, gidişatını ve yönünü belirlemek için akıllarını kullanmaya çalışırlar. Ancak akıl geçici bir şeydir, iletişim ve değerlendirme için harika bir araçtır, ancak yaşamınızla ilgili daha büyük gerçeği – neden burada olduğunuzu ve sizi kimin gönderdiğini – ayırt edemez. Bunun için fikirlerin, inançların ve varsayımların ötesine geçerek daha derin bir deneyim yaşamalısınız.
Tanrı içinize İlmi yerleştirerek bunu mümkün kılmıştır. O, sosyal koşullandırmalar tarafından yönetilmez. Dünyanın iknaları tarafından ikna edilmez. Memnun etmeniz ve hizmet etmeniz gerektiğini düşündüğünüz kişilere boyun eğmez. Nettir. Merhametlidir. Ve tamamen dürüsttür.
Burada dürüstlük ne hissettiğinizi bilmek değildir. Bildiğiniz şeyi gerçekten hissetmektir. Bu daha büyük bir düzeyde bir özgürlükten söz eder – sadece güvende ve emniyette olma özgürlüğü değil, sadece toplumda avantajlara ve konfora sahip olma özgürlüğü değil. Bu, sizi ileriye doğru iten, sahip olduğunuz pek çok şeyi, sahip olduğunuz pek çok nimeti, elde ettiğiniz başarıları ve her ne olursa olsun toplumunuzun tüm armağanlarını kabul eden daha büyük bir şeyin özgürlüğüdür. Ancak özgürlük yolculuğu sizi daha da ileri götürür.
Sahip olmak yeterli değildir. Bilmeniz gerekir. İçinizdeki İlim ile daha derin bir bağlantı kurmalısınız. Buraya yaşamak için gönderildiğiniz hayatı yaşamaya başlamalısınız, çünkü dünyadaki başka hiçbir şey ruhunuzu gerçekten tatmin etmeyecektir.
Burada daha da ileri gitmelisiniz. Şimdi kendi zihninizdeki şeylerden özgürleşmek istiyorsunuz – korkudan özgürleşmek, taviz vermekten özgürleşmek, kendine zarar veren davranış ve tutumlardan özgürleşmek, haklı gösterilemeyecek şeyler için gerekçeler üretmekten özgürleşmek, diğer insanları yatıştırmaktan özgürleşmek, nadiren dürüst ve gerçek olan kendi sosyal davranışlarınızdan özgürleşmek. Kendi içinizde daha büyük bir etkileşim için özgürlük ve ihtiyaçları ve krizleri arttıkça sizi çağıran dünyaya daha büyük bir etkileşim için özgürlük arıyorsunuz.
Bu itme, bu ihtiyaç, bu ulaşma sizin için kesinlikle doğal ve gereklidir. Ancak arkadaşlarınızın bunu paylaşmadığını göreceksiniz. Geride kalmak istiyorlar. Bu dağa tırmanmak istemiyorlar. Mutlu olmak istiyorlar. Rahat olmak istiyorlar. Zaten sahip oldukları şeylerle idare etmek istiyorlar. Ne yaptıklarını sorgulamak istemiyorlar. Değerlerini sorgulamak istemiyorlar. Dünyada neler olup bittiğini sorgulamak istemiyorlar. Bundan korkuyorlar! Bunun kendilerinden daha büyük bir şeyi çağırmasından korkuyorlar.
Dünyaya gelen herkes bu özgürlük yolculuğundadır. Ancak çoğu insan baskıcı koşullar nedeniyle fazla ileri gidemez. Siyasi baskı, aşırı yoksulluk, manevi duyguları köreltir, ruhu öldürür. Onlar, hayatın basit ve temel şeylerine sahip olmak için mücadele ediyorlar ve bu onların tüm zamanlarını ve enerjilerini işgal ediyor.
Bu muazzam boyutlarda bir trajedidir ve insanlığın olduğundan daha fazla ilerleyememesinin nedenlerinden biridir. Çünkü dünyaya daha büyük hizmetlerde bulunması gereken bu yaşamlar, yoksulluk ve baskının ağırlığı altında ezilmekte ve heba olmaktadır.
Daha iyi koşullara sahip olanların çoğu sadece kendilerini zenginleştirmek ve etraflarında gördükleri yoksulluktan kendilerini yalıtmak istiyor. Daha varlıklı insan sınıfları ise, sahip oldukları armağan ve fırsatları boş uğraşlar, anlamsız lüksler ve düşkünlükler uğruna heba etmektedir.
Dünya insanlara burada kaybolmaları için muazzam fırsatlar sunuyor. Ancak herkes yolunu kaybetmiş olsa da, koşullarına ya da arzularına ve düşkünlüklerine teslim olmuş olsa da hala bir özgürlük yolculuğundadır. Ruhun ihtiyacı değişmez. İlmin yönü değişmez. Daha fazla özgürlük dürtüsü, artık dış özgürlük kadar iç özgürlük dürtüsü de azalmaz.
Bu arzu, bu niyet, bu irade içinizdeki İlim Ateşinden doğar. Bu Ateş sizin için uzak ve bilinmez hale gelebilir ama sönmez. O sönmez, çünkü siz onu söndüremezsiniz. Ona yakınlaşabilir ya da kendinizi ondan uzaklaştırabilirsiniz. O sizin için ya bilinir ya da bilinmezdir. Onu hissedersiniz ya da hissetmezsiniz. Onu düşünürsünüz ya da düşünmezsiniz.
Temelde, daha yüce bir amacın ifadesi sizin Tanrı’ya, insanlığa ve dünyaya hizmet etmenizdir. Bu, kendinize veya yakın ailenize verdiğiniz hizmetin ötesine geçer. Kendiniz ve aileniz için hâlâ belli bir dereceye kadar hizmet veriyorsunuz ama öncelik artık daha yüksek bir düzeye kayıyor.
Yine de özgürlük ve dürüstlük birbirine bağlıdır. Tanrı’ya hizmet etmek isteyen ve hatta Tanrı’ya hizmet ettiklerini düşünen insanlar vardır ama içlerinde özgür değildirler ve kendilerine karşı gerçekten dürüst değildirler. Özgürlüklerinin bir ideolojiye ya da bir inanç sistemine hizmet etmek, bunu yaymak, bunu iletmek olduğunu düşünürler ama içlerinde gerçekten özgür değildirler. Kişisel ihtiyaçlar tarafından yönlendiriliyorlar. Hâlâ aklın kölesi durumundadırlar. Akıldan kurtulmuş değillerdir. Bu yüzden de Tanrı’ya olan hizmetleri henüz gerçek anlamda ortaya çıkmamıştır. Böyle bir görünüme sahiptir ama henüz gerçekte böyle değildir. Yine de kendilerine karşı dürüst olur, inançlarından şüphe eder ve kendi varsayımlarını sorgularlarsa, o zaman özgürlüğe giden yol onlar için yeniden açılmaya başlar.
Tabii bir de sadece siyasi özgürlüğe, ekonomik özgürlüğe ya da sosyal özgürlüğe odaklananlar var. Bu pek çok insan için çok önemli bir katkıdır ve bunu yapmak onların nihai amacı olabilir, ancak soru şudur: Kendi içlerinde özgürler mi? Motivasyonları insanlara duydukları sevgi ve şefkate mi dayanıyor? Yoksa öfke ve düşmanlık, kızgınlık ve pişmanlık tarafından mı yönlendiriliyor? Armağanları gerçek ve sahici mi, yoksa lekelenmiş ve kirlenmiş mi?
Kendiniz o düzeyde etkilenmediğiniz sürece bir başkasını daha derin bir düzeyde etkileyemezsiniz. Siyasi özgürlük hareketlerine önderlik edenler genellikle kendileri savaşçı olurlar, her zaman muhalefetle savaş halindedirler, her zaman denetleyici veya kapsayıcı güçleri devirmeye çalışırlar. Onlar özgür değildir. Öfkelidirler. Çaresizdirler. Kalpleri zehirle doludur.
Bu nasıl olur da insanların refahına hizmet edebilir? Bir devrimi kışkırtsalar ve baskıcı güçleri devirseler bile, onun yerini ne tür bir hükümet alacak? Gerçekten ilham almış bireylerin rehberliğinde gerçek bir toplumsal dönüşüm mü olacak, yoksa yalnızca yönetici sınıfta bir değişim, bir gruptan diğerine bir güç transferi mi olacak?
İşte bu nedenle, etrafınızda gördüklerinizin ve duyduklarınızın doğruluğunu ve gerçekliğini duyabilmek, görebilmek ve belirleyebilmek için berrak gözlerle bakmalı ve sakin bir zihinle dinlemelisiniz.
Kendini yücelten bir konuma sahip olmak çok kolaydır – hizmet etmek, kendini feda etmek, insanlığa gerçek bir hizmetkâr, bir özgürlük askeri, daha büyük bir amaç için bir haçlı savaşçısı gibi görünmek. Ancak sizi neyin motive ettiği ve nelerden ödün verdiğiniz sonuçtaki tüm farkı yaratacaktır.
İnsanları zenginlik, özgürlük ve güç -sosyal güç, ekonomik güç, siyasi güç- vaatleriyle harekete geçirebilirsiniz. İnsanları bir şeyler yapmaları için harekete geçirebilirsiniz. İnsanların faaliyetlerini organize edebilirsiniz. Ancak bir ilham kaynağı olup olamayacağınızı, başkalarının içindeki gerçek özgürlük arzusunu ateşleyip ateşleyemeyeceğinizi ve insanların tutkularını ve baskıcı koşullarını yalnızca kendi yararınız veya kazancınız için manipüle edip edemeyeceğinizi belirleyecek olan şey kendi motivasyonunuzun doğasıdır.
Uluslar muazzam maliyetler, can kayıpları, acılar ve insanların yerlerinden edilmeleri pahasına hükümetlerini değiştirdiler ve kendilerini şimdi başka bir baskıcı güç altında buldular. Değişim gerçekten buna değer miydi? Gerektirdiği maliyete değdi mi? İnsanların yaşamlarında gerçekten bir iyileşme oldu mu? Gerçek özgürlük güvence altına alındı mı?
Açık gözlerle bakın. Daha büyük bir sonuç üretmek için daha büyük bir ilham olmalıdır. Aksi takdirde, her şey çatışma ve kargaşadan ibaret kalır ve insanlığın durumu iyileşmez.
Bir özgürlük yolculuğundasınız. Eğer kendi içinizde buna yanıt veremezseniz, zenginlik ve arkadaşlıktan, zevk ve konfordan tatmin olmayacaksınız. Ve bu, bazı şeylerden özgür olmanızı ve bazı şeyler için özgür olmanızı gerektirecektir.
Zihninizi açma özgürlüğüne sahip olmalısınız. İlime Giden Adımları atma ve İlmin sizi korumasına ve sizi daha büyük bir yaşama doğru yönlendirmesine izin verme özgürlüğüne sahip olmalısınız. Kendinize karşı dürüst olma ve bu özgürlüğü reddeden veya elde etmeyi zorlaştıran etkilerden, ilişkilerden ve koşullardan kurtulma özgürlüğüne sahip olmalısınız.
Sınırlamalarınızla, engellerinizle, pişmanlıklarınızla, hatalarınızla, güçlü yanlarınızla, zayıflıklarınızla, her şeyinizle yüzleşerek tamamen kendinizle birlikte olma özgürlüğüne sahip olmalısınız. Korku ve kaçınmadan, bunca yıldır daha derin doğanıza erişiminizi engelleyen alışkanlık haline gelmiş kaçınmadan özgür olmalısınız.
Başkalarıyla birlikte olma ve insanlara karşı daha büyük bir tarafsızlık uygulama özgürlüğüne sahip olmalısınız ki onları duyabilesiniz, görebilesiniz, tanıyabilesiniz ve onlara daha derin bir düzeyde yanıt verebilesiniz ve ayrıca onlarla nasıl birlikte olacağınızı, onlara nasıl katılacağınızı, ne zaman katılacağınızı, ne zaman katılmayacağınızı, ne söyleyeceğinizi, ne söylemeyeceğinizi, ne yapacağınızı, ne yapmayacağınızı bilebilesiniz.
Buradaki özgürlük tüm bu konularda İlim tarafından yönlendirilmektir. İnsanlarla gerçekten birlikte olmanızı, onlara açık olmanızı, onları gözlemlemenizi, onlara daha derin bir düzeyde duyarlı olmanızı engelleyen bu dürtülerden ve bu korkulardan, bu alışkanlıklardan ve bu davranışlardan özgür olmak istiyorsunuz.
Yargılarınız, tepkileriniz, affetmezliğiniz, tutumlarınız, inançlarınız – tüm bunlar kendinize, başkalarına ve dünyaya karşı mevcut olmanızı engeller. Bu yüzden kendi içinizde ve ilişkilerinizde bu şeylerden özgürleşmelisiniz.
Kendinize karşı dürüst olarak, kendinize “Yaşamam gereken hayatı gerçekten yaşıyor muyum?” diye sorarak ve kendinize istediğiniz cevabı vererek değil, kendi içinizi daha derinden dinleyerek, en güvendiğiniz dostunuz ve müttefikinizin bu soruya yanıt vermesini sağlayarak ve kendinize söylediklerinizi ya da bu soruya verildiğini hissettiğiniz yanıtları göz önünde bulundurarak özgürlük yolculuğunuzu geri kazanırsınız.
Kendinize sorun: “Hayatta olmam gereken yerde miyim? Birlikte olmam gereken insanlarla birlikte miyim? Amaca yönelik ve benim için gerekli olan faaliyetlerle meşgul müyüm? Zamanımı iyi kullanıyor muyum? Bu ilişkide ve şu ilişki içinde olmalı mıyım?”
Tüm ilişkilerinizi gözden geçirin, kendinizden daha derin bir yanıt, daha derin bir dürüstlük, daha derin bir hesaplaşma isteyin. Hayatı avantajları için oynamak değil, gerçek hakikati ve yönü için hayata nüfuz etmek için. Korkak olmamak için. Aptal olmamak için. Başkalarının isteklerinin ya da kendi kültürel koşullanmalarınızın kölesi olmamak için.
Bu dürüstlüktür. Ve dürüstlük sizi özgürlük yolculuğuna geri getirir – hayatınızın bitmemiş işlerine, önünüzdeki temel faaliyetlere ve temel uğraşlara ve sizi kim olduğunuz ve neden burada olduğunuz gerçeğine yaklaştırmak için iç yaşamınızda ve dış yaşamınızda yapılması gereken çalışmalara.
Siz bu adımları attıkça, başkalarına da bu adımları atmaları için ilham verirsiniz. Güçlü olanı güçlendirir ve zayıf olanı zayıflatırsınız. Yaşamınız bir gösteriye dönüşür ve bu da nihayetinde insanlara söylemeye veya yapmaya çalıştığınız her şeyden daha önemli olabilir.
Şu anda yaptığınızdan ve verdiğinizden çok daha fazla yapacak ve verecek şeyiniz var ve kendinize karşı dürüstseniz bunun doğru olduğunu biliyorsunuz. Dürüstlükle olan ilişkiniz sizi özgürlük yolculuğunuza geri götürür-özgürlükten özgürlük, özgürlük için özgürlük, içeride özgürlük, dışarıda özgürlük.
İlim sizi belirli eylemlerde bulunmaya yönlendirecektir. Bu eylemleri gerçekleştirmekte özgür olmalısınız.
İlim size kendiniz ve etrafınızdaki insanlar hakkında bazı şeyleri açıklayacaktır. Bunları düşünmekte ve yanıt vermekte özgür olmalısınız.
İlim sizi belirli yerlere götürecektir. Oraya gitmekte özgür olmalısınız.
İlim sizin için büyük umutlar vaat eden insanlarla gerçek ilişkiler kurmanızı sağlayacaktır. Oraya katılmakta özgür olmalısınız.
İlim sizi sağlıksız ya da geleceği olmayan durumlardan çıkaracaktır. Geri çekilmekte özgür olmalısınız.
İlim sizden beklemenizi isteyecektir. Bekleme özgürlüğüne sahip olmalısınız.
İlim hoşgörü gerektirecektir. Hoşgörü göstermeyi becerebilmelisiniz.
İlim gerçek bir idrak ve sizin açınızdan bir idrak gelişimi gerektirecektir. Bu gelişimi üstlenmek için özgür olmalısınız.
Bilgi ihtiyatlı olmanızı ve aptalca ya da akılsızca konuşmamanızı gerektirecektir. Bunu yapmak için özgürlük ve güç kazanmalısınız.
İlim, dünyayla ve insanlığa gelmekte olan Büyük Değişim Dalgalarıyla yüzleşmenizi gerektirecektir. Bunu yapmak için özgürlüğe ve cesarete sahip olmalısınız.
Tüm bu özgürlükler bazı şeylerden kopmayı ve başka şeyler inşa etmeyi gerektirir. Hayatınızın her alanında binlerce küçük özgürleşme ve yeni başlangıçlar gerektirir.
Özgürlük yolculuğu budur. Buraya bu yüzden geldiniz. Sadece üzerinize bir isim etiketi takmak ya da dünyadaki konumunuzu ilan etmek için gelmediniz. Daha büyük bir amaç için geldiniz ve bu amacı bulmak, keşfetmek ve takip etmek için özgür olmalısınız.
Tanrı, çelişkili ve zıt etkilerin olduğu bir dünyada bunu mümkün kılmak için içinize İlimi yerleştirdi.
Bu sizin anlayışınız olsun.